Yoga İhtiyacımız Olanı Bize Verir

Bu yazı, Nilüfer Eyiişleyen tarafından yazılan, içindeki hikayeleri Çağla Güngör tarafından kaleme alınan ve Mart 2024’de Desttek Yayınları tarafından basılan “Çocuklar ve Yetişkinleri İçin Yoga Oyunları” kitabından alınmıştır…

Uyguladığımız yoga, kelime olarak Sanskrit dilindendir ve “birleştirme, katılma, bir araya getirme” anlamlarına gelir. Genel hatlarıyla, “Bedenin ve nefesin zihinle yakından bağlantılı olduğunu, günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce ifade etmeye başlayan felsefi ve fiziksel bir sistemdir” diyebiliriz yoga için.

Ancak bilinmelidir ki yoga; felsefesi, hareketleri, nefes çalışmaları, meditasyon teknikleriyle birdenbire insanlığa paket olarak sunulmamıştır. Tarihsel süreçte bedene, zihne dair bilgileri süzerek ve/veya kendine dahil ederek bir bilgi birikimi, bir külliyat haline gelmiştir, belki de hâlâ gelmektedir. Yoga bilgisini hayatınıza dahil etmeye başladığınızda günlük yaşamı kolaylaştıran bilgiler edinir, fiziksel çalışmalarla kas-iskelet sisteminizi, bağışıklığınızı güçlendirir, doğru nefes alıp vermeyi öğrenirsiniz. Tüm bunların ötesinde neredeyse sınırsız bir felsefi derinliği vardır yoganın. Bu da içdünyamızın zenginliğiyle bizi tanıştırır.

Çok genel anlamıyla söylemek gerekirse yoga; bedeni, zihni, duyguları dengelemenin ve uyumlu hale getirmenin bir yoludur; dünyanın kaosundan uzaklaşıp içimizde sessiz bir alan bulmamızı sağlayan bir araçtır. O sessizlik ise kendimize dair çok şey söyler. İşte bir araya getirmenin, birleştirmenin yani yoganın kelime anlamının karşılığı da burada yatar. Zihni bedene, bedeni nefese yaklaştırır; bir araya getirir, bütünleştirir. 

“Biz bedenen ve ruhen ayrı mıyız ki?” diye sorulabilir. Cevabı, “çoğunlukla evet”. Zihnimiz bedenimizden sıklıkla uzaklaşabiliyor ve bedenimizin ihtiyaçlarını bazen sosyal gerekçeler, bazen üşenmeler, bazen koşullanmalar vs. nedeniyle fark edemeyebiliyoruz. Hatta görmezden bile gelebiliyoruz. 

Bugünün koşullarında zihinle bedenin ayrı düşmesinin, nefesin unutulmasının en belirgin nedenleri arasında, kendimizi maruz bıraktığımız ve maruz kaldığımız dijital iletişim araçları yer alıyor. Hem hayat kolaylaştırıcı hem de zaman çalıcı fonksiyonlarıyla akıllı cihazlar hemen hemen hepimizin yaşamında yer kaplıyor artık. 

Diğer yandan zengin, güvenli bilgiler bütünü olan yoga; dijital haberleşme, sosyalleşme ve oyun araçlarına rağmen giderek artan bir şekilde ilgi toplamaya devam ediyor. Hoş, ilgiyi toplarken kullanılan araçlar arasında sosyal platformlar da yer alıyor… 

Bugünün iletişim hızı ve türü (videolar, görseller, sesler) çeşitli uyaranlarla bölünen dikkatler demek. Ayrıca “izleyen/izlenen” olmayı neredeyse bir ihtiyaçmış gibi empoze edebilen bu araçların kullanımı öyle yaygınlaştı ki ülkemizden örnekle; haftada ortalama yedi saat ile kullanıcı yaşı altıya kadar düştü. Bu sürenin içine derslere katılım, ödev araştırmaları dahil değil. Sadece oyun ve paylaşım sitelerinde video izleme verileri bu şekilde (TÜİK, 2021).

Bir diğer veri sosyal medya kullanımıyla ilgili: Düzenli sosyal medya kullanan çocuklar ki bu internet kullanan (%82,7) çocukların %31,3’ü; sosyal medyayı hafta içi günde ortalama 2 saat 54 dakika, hafta sonu günde ortalama 2 saat 44 dakika kullanmış (TÜİK, 2021). 

Bu alışkanlıklar biz yetişkinlerde de pekiştikçe çocuğun da normali olmaya başlıyor. Başlangıçta söz ettiğimiz gibi, çocuk söylediğimizden çok yaptığımızla ilgileniyor. Zamanı bu şekilde geçirmek bizi bedenen, zihnen ve ruhen bölmeye başlıyor. Yani bedenimizin aldığı şekli şemaili fark etmeden saatlerimizi ekran karşısında iki büklüm geçirebiliyor, içimizdeki sıkıntının sebebini bir türlü çözemediğimiz (tonlarca görsel bombardımanın tetiklemesiyle) bir hale gelebiliyoruz. Dahası müthiş bir dikkat dağınıklığı, artık karşımızdakini birkaç dakikadan fazla dinleyememe ve kendimizi kısıtlı birkaç kelime ile ifade edip yine ekrana gömülme… “Hepimiz bu şekilde yaşıyoruz” demiyorum elbette, ancak bu alışkanlık çevremizde arttıkça, özellikle çocuklar için çok çekici bir hal alıyor ve onlara ekran saatlerini azaltabilecekleri, yaratıcı çözümler sunmak iyice gerekli hale geliyor. 

Bu kitabın hazırlanmasındaki temel amaç; gerekçesi ne olursa olsun çocuklarla etkileşimin eksik olduğu bir ilişki yerine, birlikte nitelikli zaman geçirebileceğiniz, birlikte yoga uygulamaları yapabileceğiniz bir ilişkiye destek olmaktır. 

Zihni, bedeni, nefesi “bütünleştirmek”, bizleri “bir araya getirmek” yoganın ismiyle müsemma olduğu bir özelliktir. İşte çocuklar için yoga, bu nedenle gerekli.

İnsan bedeni, yaşı ilerledikçe maruz kaldığı stres, kişisel hikâyesinden getirdikleri vb. nedeniyle katılaşmaya başlar (doğuştan anatomik olarak esnek olabilirsiniz ancak katı olmamak bambaşka bir şeydir), doğru nefes almayı unuturuz, zihnimiz fark etmediğimiz bir dağınıklık içinde olur. 

Bu zihinsel hal, dikkat dağınıklığının yanı sıra duygusal dağınıklığa da sebeptir. Yani bir türlü anlam veremediğimiz duygular arasında savrulup gitmemize neden olan da zihnin işleyişini kontrol edememekten, fark edememekten kaynaklanır. 

İşte “farkındalık” diye son yıllarda iyice yaygınlaşan olgu burada devreye girer. Yoga ile önce bedeni fark ederiz, sonra nefesle ve zihnimizin niteliğiyle tanışırız. Bu imkânı bize sağlayan en güvenli, en kapsamlı bilgilerden, yollardan biridir yoga. 

Tüm bu düşüncelerin ve gerçeklerin bir sonucu olarak bu kitapta yogayı çocuklar için kullanışlı ve eğlenceli hale getirmeye çalıştım. Yoga buna izin verir ve zengin içeriğiyle çok sayıda seçenek sunar. Bu çokluk içerisinden belli bir mantıkla süregiden, birbirini tamamlayan, bir sonrakine hazırlayan alıştırmaları oyunlaştırarak yetişkinlerin çocuklarla uygulayabileceği şekilde seçip hazırladım. Hepsi de Hatha Yoga temellidir. 

Hatha Yoga’da doğadan esinlenme özellikle hareketlerin, nefes uygulamalarının isimlerinde daha da belirgin görülür. Bu benzerlikler çocukların hayal gücünü bedenleştirebilmeleri için kapılar açar. Kobra duruşunda bir yılan gibi süzülmek, dağ duruşunda sapasağlam yere basmayı keşfetmek, aşağı bakan köpek duruşunda güzelce esnemek, bir arı gibi ses çıkararak veya bir aslan gibi kükreyerek nefes vermek… Ve bunların ötesinde duyu organlarıyla oyunlar sayesinde dikkati toplayıp zihni sakinleştirmek, nefesi fark etmek… 

Kitabın sonunda düzenli yoga yapan çocuklar üzerine birkaç araştırmaya yer verdim. Bunlar hem Batı’da hem de Hindistan’da raporlanan sonuçlar. 

Siz de bu uygulamaları düzenli olarak yapmaya çalışın ama çocuğun üzerinde hiçbir şekilde baskı kurmayın. Bu kitabın devamlı ortalıkta olması, karıştırılması, rasgele bir sayfadan bir duruş seçilmesi, bir göz egzersizi yapılması ya da kısa bir an için dikkat oyunu oynanması çok verimli sonuçlar sağlayacaktır. Siz kitabı elinize alın, seçin ve uygulayın… Çocuğunuz size katılsın ya da o gün katılmasın… 

Bir akıllı telefonu düşünmeden defalarca elimize alıp dakikalar, belki saatler geçirebiliyoruz. Bu kitabı ise düzenli olarak ve farkındalıkla elinize alıp karıştırın, çocuğunuzun elinin altında olmasını sağlayın ve olumlu yönde değişimi gözlemleyin…

 

Nilüfer Eyiişleyen

Meditasyon Ne Zaman Yapılmalı?